Publisher's Synopsis
Bizi Beysehir'den Konya'ya götüren kamyon, Barsakderesi dedikleri bir bogazda sakatlandi. Soför ve muavini motör kapaklarini açtilar. Oturduklari minderi kaldirip onun altindan çikardiklari bir sürü alet ve edevati ortaya döktüler. Ondan sonra saatlerce süren bir tamir basladi. Bazan her ikisi makinenin altina sürünüp arka üstü yatiyorlar ve elleriyle motorun alt kismini kurcaliyorlar, bazan da biri soför mahallinde gaza basiyor ve motörü isletiyor ve digeri bu esnada porselen baslikli birtakim memeleri yerlerinden oynatiyordu. Ikindi günesi altinda kamyonun musamba kapli karoseri tahammül edilemeyecek bir hal almisti. Yolcular birer birer atlayip dagildilar. Bir kismi merakla soförü seyrediyor ve o dinlenmek için motörden biraz basini kaldirip duracak olsa: -Bitti mi?- diye heyecanla soruyordu. Daha az merakli birkaç yolcu ile ben ve arkadasim bogazin garp tarafina, gölge bir yere dogru yürüdük ve birer tasin üstüne oturup beklemeye ve etrafimiza bakinmaya basladik. Kamyonun durdugu yerin biraz ilerisinde, yolun kenarinda iki çadir ve bunlarin etrafinda birkaç kazma kürek ile bir el arabasi vardi. Daha uzakta ise tas kirmakla ve kum tasimakla mesgul bir miktar yol amelesi görülüyordu.